Bugün size 600 yıllık bir hikaye anlatacağım. Ama merak etmeyin, sıkıcı tarih dersi değil bu - aksine günümüzün en sıcak konularından biri!
1450'den 2025'e: Değişen Dünya, Değişmeyen Konşimento
1450 yılında elinizde mallarınız var, gemiye yüklüyorsunuz ve size bir kağıt veriyorlar: Konşimento. Şimdi 2025'e gelelim... Hâlâ aynı kağıt! 😅 McKinsey'in araştırmasına göre, tek bir sevkiyat için 50 sayfa evrak ve 30 farklı taraf gerekiyor. Yani konşimento sadece işin küçük bir parçası!
Bu durumun ne kadar tuhaf olduğunu düşünün. Telefonlarımızla her şeyi yapabiliyoruz ama hâlâ kargo teslim almak için kağıt parçası bekliyoruz. Teknoloji bu kadar ilerlerken denizcilik sektörü neden hâlâ 15. yüzyılda yaşıyor?
Pandemi geldiğinde herkes "Keşke e-konşimentomuz olsaydı!" diye haykırdı. Klasik konşimento draması şöyle gelişiyordu: Mal gemiye yüklendi, gemi kalktı, konşimento kurye ile gönderildi ama kurye karantinada, mal limanda bekliyor, demuraj sayacı çalışıyor. Müşteriler "Konşimentom nerede?" diye soruyor, kurye "Karantinada" diyor, demuraj ise para sayıyor. Tam bir kaos! İşte o zaman herkes dijitalleşmenin ne kadar önemli olduğunu anladı.
E-Konşimento: Harika Ama Karmaşık
E-konşimento gerçekten harika özellikler sunuyor. Saniyeler içinde transfer yapabiliyor, kurye masrafı yok, kayıp riski yok, blockchain koruması var ve çevre dostu. Ama tabii ki zorlukları da var. Bankalar "Bu ne, tanımıyoruz!" diyor, hukuk sistemi "Kanunlarımızda yok böyle şey" diyor, sigorta şirketleri "P&I kapsamında değil" diyor, eski kuşak ise "Kağıt güvenilir!" diye direniyor.
Sektörün öncü şirketleri ise bu engellere rağmen ilerlemeye devam ediyor. ZIM 2017'de blockchain ile ilk e-konşimentoyu hayata geçirdi ve "Artık kağıt yok!" dedi. CMA CGM, dünyanın 4. büyük konteyner operatörü olarak kendi "Paperless B/L" sistemini duyurdu. Maersk ise TradeLens platformu ile dijital dönüşüme hız verdi.
Dijital nesil çatışması da oldukça eğlenceli. Genç çalışan "E-konşimento süper!" diyor, tecrübeli müdür "Kağıt güvenilir, dokunabiliyorum!" diyor, IT uzmanı "Blockchain güvenli!" diyor, muhasebe ise "Excel'de nasıl takip edeceğim?" diye soruyor. Bu durumu izlemek oldukça komik oluyor.
2025'te durumumuz yarı dijital çağda. McKinsey'e göre e-konşimento 6.5 milyar dolar tasarruf sağlayabilir ve 30-40 milyar dolarlık yeni ticaret hacmi açabilir. COVID sonrası herkes dijitalleşmeye açık. Ama hâlâ konteyner ticaretinin sadece %15'i dijital, bankalar hâlâ "kağıt istiyoruz" diyor ve her ülkenin farklı dijital standartları var.
2030 için üç farklı senaryo mümkün. İyimser durumda tüm konşimentolar dijital olacak, bankalar tamamen dijital çalışacak, kurye şirketleri başka iş arayacak. Gerçekçi durumda %70 dijital %30 kağıt olacak, büyük şirketler dijital küçükler kağıt kullanacak. Kötümser durumda ise dijital %30'da takılı kalacak ve eski alışkanlıklar devam edecek.
İhracatçılar için önerilerim şunlar: Armatörünüze "E-konşimento seçeneğiniz var mı?" diye sorun, bankanızı dijital evrakları tanımaları için eğitin, küçük adımlarla başlayın ama yedek planınız olsun çünkü hâlâ kağıt gerekebilir. Freight forwarder'lar ise teknoloji yatırımı yapmalı, müşterilerini bilgilendirmeli, pilot projeler başlatmalı ve ekibini eğitmeli.
E-konşimento hikayesi aslında tüm sektörün dijitalleşme hikayesi. Hızlı olmak istiyoruz ama güvenli de olmak istiyoruz. Yenilikçi olmak istiyoruz ama riski de almak istemiyoruz. Gerçek şu: Dijitalleşme kaçınılmaz. Soru şu: Bu değişime ayak uyduracak mısınız, yoksa geride kalacak mısınız?
COVID-19 bize gösterdi ki, kağıt evrak sistemimiz ne kadar kırılgan. Bir sonraki kriz geldiğinde hazır olmak istemez misiniz? Peki siz ne düşünüyorsunuz? E-konşimento kullandınız mı? Deneyimlerinizi yorumlarda paylaşın!

Yorum Gönder