Küresel denizcilik sektörü şu sıralar gerçekten zor günler geçiriyor. Maritime Analytica'nın son analizine bakınca, konteyner taşımacılığının "en tehlikeli aşamasına" girdiğini söylüyorlar. Peki bu ne anlama geliyor?
Önce şu rakamları bir düşünün: Hapag-Lloyd, son üç yılda 50 milyar doların üzerinde piyasa değeri kaybetmiş. Bu rakam size bir şey ifade etmiyor olabilir ama küçük bir ülkenin bütçesi kadar para demek bu. ZIM'in durumu daha da dramatik - piyasa değeri 8.2 milyar dolardan 2.0 milyar dolara düşmüş. Yani değerinin dörtte üçünü kaybetmiş.
Bu tabloda sadece COSCO ayakta kalmayı başarmış. Çinli dev, diğer herkes batar gibi olurken nasıl başarılı oluyor dersiniz? İşte bu da ayrı bir konu tabii.
Navlun oranlarına gelince, durum daha da ilginç. Asya-Akdeniz rotasında oranlar sadece iki hafta içinde 600 dolar düşmüş. Sektörde çalışanlar için bu çok büyük bir rakam. Transpacific rotalarında da benzer düşüşler var. Eskiden Akdeniz ve Kuzey Avrupa arasında ciddi fiyat farkları vardı, şimdi o fark neredeyse yok.
Trump'ın yeniden başkan olmasıyla birlikte ticaret politikaları da işin içine girince ortalık iyice karıştı. Drewry'nin hesaplarına göre, küresel konteyner hacmi 2025'te %1 düşecek. "Sadece %1" diyebilirsiniz ama bu sektör için büyük bir rakam. Amerikan Perakende Federasyonu daha da karamsar: 2025'in ikinci yarısında ABD'ye konteynerli ithalat hacminin en az %20 düşeceğini söylüyorlar.
Çin-ABD arasındaki navlun oranlarına bakınca durumun ciddiyeti daha iyi anlaşılıyor. Çin'den ABD doğu kıyısına ortalama spot navlun oranları bu yılın başında %9 artarak 322 dolara çıkmış, batı kıyısına oranlar ise %16 artışla 383 dolara ulaşmış. Bu artışlar, belirsizlik ortamında yaşanan panik alımların sonucu.
Hisse senedi performanslarına bakınca tablo daha da net oluyor. 2025'in ilk yarısında ZIM %27.54'lük düşüşle en büyük kaybı yaşamış. Yang Ming %11.49, Hapag Lloyd %11.46 oranında değer kaybetmiş. Maersk %16.20, MPCC %16.28 ve Wan Hai %8.25 oranında gerilemiş. Bu tabloda sadece HMM %5.31'lik artışla pozitif performans gösteren tek şirket olmuş.
Kızıldeniz krizi de cabası. UNCTAD'ın tahminlerine göre, nakliye maliyetlerindeki artış küresel tüketici fiyatlarını %0.6 artırabilir. Küçük ada devletleri için bu oran %0.9'a kadar çıkabilir. Bu da demek oluyor ki, uzak adalardaki insanlar daha pahalı yiyecek alacak.
Sektörün yapısal sorunları da var tabii. 2023'te konteyner navlun oranlarındaki çöküş beklenenden daha büyük etki yaratmış. Pandemi döneminde herkes gemi sipariş etmişti, şimdi o gemiler teslim alınmaya devam ediyor. Talep azalıyor ama gemiler artıyor. Basit matematik: Fazla arz, az talep = düşük fiyatlar.
Jeopolitik gerginlikler de işin içine girince durum daha da karmaşık hale geliyor. Rusya-Ukrayna savaşı üçüncü yılına girdi, Ortadoğu'daki çatışmalar devam ediyor, Kızıldeniz'de Husi saldırıları var. Bu durumlar küresel ticaret rotalarını etkiliyor ve siber saldırı risklerini artırıyor.
İklim değişikliği konusu da sektörü zorluyor. AB'nin emisyon ticaret sistemi geçen yıldan itibaren denizcilik sektörüne de uygulanmaya başladı. Bu da şirketler için ek maliyet demek.
Peki bu durumdan çıkış var mı? MoneyWeek'in analizine göre, konteyner taşımacılığı sektörü aslında dalgalı sularda başarılı olabiliyor. Belirsizlik ve volatilite, paradoks olarak bu sektör için fırsat yaratabilir. Ama bunun için jeopolitik gerginliklerin azalması, ticaret savaşlarının sona ermesi ve küresel ekonomide istikrarın sağlanması gerekiyor.
Sonuç olarak, küresel denizcilik sektörü gerçekten de zor bir dönemden geçiyor. Ticaret savaşları, aşırı kapasite, jeopolitik riskler ve çevresel düzenlemeler bir araya gelince ortaya böyle bir tablo çıkıyor. Bu durumdan çıkış için sektörün yapısal reformlara, sürdürülebilir yatırımlara ve küresel işbirliğine her zamankinden daha fazla ihtiyacı var.
Yorum Gönder