Bir konteynerin fiyatına bahis yapmak, tıpkı Bitcoin veya Tesla hisseleriyle spekülasyon yapmak gibi. Evet, yanlış duymadınız. Artık gemilerin, depo raflarının ve hatta navlun kapasitesinin kendisi, Wall Street’in en gözde finansal enstrümanlarından biri haline geldi. Bu durum, lojistik sektörünü kökten değiştirirken, bir yandan da 2008 mortgage krizine benzer riskleri beraberinde getiriyor.
Finans dünyası, lojistik varlıkları keşfettiğinden beri işler iyice ilginç bir hal aldı. Mesela, bugün bir yatırımcı, hiç gemi işletmeden, Tokyo’dan Los Angeles’a gelecek bir konteynerin Eylül ayındaki navlun fiyatı üzerine vadeli işlem sözleşmesi alabiliyor. Tıpkı buğday veya petrol fiyatlarına spekülasyon yapmak gibi. Hatta İspanyolca FinTech çevrelerinde bu olaya “la titulización de la logística” deniyor. Yani lojistiğin menkul kıymetleştirilmesi.
Peki bu nasıl işliyor? Cevap, “freight futures” yani navlun vadeli işlem piyasalarında yatıyor. Baltic Exchange’in konteyner navlun endeksi (FBX), tıpkı S&P 500 gibi yatırımcılar için bir referans noktası haline geldi. CME Group ve Nasdaq gibi borsalarda, belirli gemi rotalarındaki navlun fiyatları üzerine kontratlar alınıp satılıyor. Bu işlemler, hedge fonlar için yeni bir spekülasyon alanı yaratırken, lojistik şirketleri de fiyat dalgalanmalarına karşı korunmak için bu enstrümanları kullanıyor.
Ama tabii ki her güzel şeyin bir de karanlık yüzü var. 2008’de mortgage kredilerinin paketlenip “güvenli yatırım” diye satılmasıyla patlayan balon, şimdi lojistikte tekrarlanabilir mi? Cevap, maalesef evet. Aşırı spekülasyon, navlun fiyatlarını suni olarak şişirebilir ve gerçekten mal taşıyan KOBİ’ler için maliyetleri fırlatabilir. 2021’de yaşanan konteyner krizi bunun küçük bir örneğiydi. COVID-19 sonrası talep patlaması ve tedarik zinciri darboğazları nedeniyle navlun fiyatları 10 kat arttı. Bu süreçte bazı yatırımcılar, fiyatların düşeceğine bahis yaparak büyük kayıplar yaşadı.
Bir de işin ETF boyutu var. Artık “Global Shipping ETF’leri” sayesinde, bir yatırımcı hiç gemi almasa da deniz taşımacılığından kâr edebiliyor. Breakwave Dry Bulk Shipping ETF (BDRY) gibi fonlar, kuru yük gemilerinin navlun gelirlerine endeksli. Yani siz, bir tıkla tüm dünya lojistik piyasasına yatırım yapabiliyorsunuz.
Peki bu durum lojistik sektörü için ne anlama geliyor? Öncelikle, yeni bir sermaye kaynağı doğuyor. Finansal piyasalar, lojistik varlıkları bir “varlık sınıfı” olarak görüyor ve bu da sektöre büyük likidite sağlıyor. Ancak diğer yandan, reel ekonomiyle finansal piyasalar arasındaki bağ koparsa, bir sonraki kriz konteyner fiyatlarının çökmesiyle gelebilir.
Sonuç olarak, lojistik artık sadece nakliyecilerin işi değil. Wall Street’in bu sektöre el atması, hem fırsatlar hem de yeni riskler getiriyor. Belki de bir sonraki küresel kriz, bir hedge fonun navlun vadeli işlemlerindeki kaybıyla tetiklenecek. Kim bilir?
Yasal Uyarı:
Bu makalede yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.
Yorum Gönder