Pasifik Okyanusu'nun uçsuz bucaksız sularında, modern denizciliğin en gizemli fenomenlerinden biri yaşanıyor. Uydu görüntüleri, dünyanın en büyük okyanusunda 100'den fazla ticaret gemisinin amaçsızca sürüklendiğini ortaya koyuyor. Bu "zombi gemiler", yük taşımıyor, belirli bir rotaları yok ve çoğu zaman mürettebatlarıyla birlikte unutulmuş durumdalar. Denizcilik endüstrisinin bu karanlık sırrı, küresel ticaretin görünmeyen yüzünü gözler önüne seriyor.

Bu gemilerin büyük çoğunluğu, 2023 yılında yaşanan charter anlaşmazlıklarının kurbanı oldu. Şirketler arasındaki hukuki ihtilaflar ve düşen hurda metal fiyatları, sahipleri bu gemileri ne kullanabilir ne de hurdaya çıkarabilir duruma getirdi. Böylece, bu devasa metal yığınları Pasifik'in derin sularında, uluslararası suların yasal boşluklarına sığınarak varlıklarını sürdürüyorlar. Maritime Executive dergisinin bu durumu "lojistik dünyasının en büyük korku hikayesi" olarak nitelendirmesi boşuna değil.

En çarpıcı olan ise bu gemilerde mahsur kalan mürettebatın durumu. Bazı gemilerde 300 günden fazladır karaya ayak basmamış denizciler bulunuyor. Mürettebat değişimleri bile küçük teknelerle, açık denizde yapılıyor. BM Uluslararası Denizcilik Örgütü'nün verilerine göre, bazı denizciler 18 aydır bu "yüzen hapishanelerde" yaşam mücadelesi veriyor. Psikolojik destekten yoksun bu insanlar, temel ihtiyaçlarını karşılamak için bile dışarıya bağımlı durumdalar. Daha da kötüsü, birçok mürettebat ücretlerini alamıyor ve adeta "modern çağın deniz köleleri" gibi çalıştırılıyor.

Çevresel etkiler ise bir başka endişe kaynağı. Bu pasif durumdaki gemiler, sürekli olarak yakıt sızıntısı riski taşıyor. 2024 yılında Endonezya açıklarında benzer durumdaki bir geminin batması, 200 ton fuel-oil'in okyanusa karışmasına neden olmuştu. Uzmanlar, Pasifik'teki bu "hayalet filonun" potansiyel bir çevre felaketine dönüşebileceği konusunda uyarıyor. Gemilerin paslanan gövdeleri, zamanla dayanıklılıklarını yitiriyor ve ani batma riski oluşturuyor.

Küresel lojistik sistemine etkileri ise çok yönlü. Bir yandan gemi kiralama maliyetlerini artırırken, diğer yandan sigorta primlerinin yükselmesine neden oluyor. Limanlar, bu gemilerin karaya çıkma girişimlerini engellemek için ek önlemler almak zorunda kalıyor. Aslında bu durum, tüm dünyada deniz ticaretinin ne kadar iç içe ve kırılgan bir sistem olduğunu gözler önüne seriyor.

Peki çözüm ne olabilir? Öncelikle uluslararası deniz hukukunun bu yeni duruma uygun şekilde güncellenmesi gerekiyor. Mürettebat haklarının acilen iyileştirilmesi ve hurda gemilerin geri dönüşümünü teşvik eden politikaların hayata geçirilmesi şart. Aksi takdirde, Pasifik'teki bu "hayalet filo" yalnızca bir lojistik krizi değil, aynı zamanda insani ve ekolojik bir felaketin de habercisi olabilir.

Bu gizemli gemilerin hikayesi, küresel ekonominin görünmeyen maliyetlerini anlamak isteyenler için ibret verici bir örnek. Modern ticaretin bu karanlık yüzü, sadece denizcilik endüstrisinin değil, hepimizin ilgisini hak ediyor. Çünkü bu gemilerde sıkışıp kalan sadece mürettebat değil, aynı zamanda insanlık olarak sorumluluklarımız da öylece okyanusun ortasında sürüklenip duruyor.

Yorumlar

Daha yeni Daha eski