Kod Satırları Konteynerleri Durdurunca: Kargo Sigortanız Kapsam Dışı mı?

Düşünün ki, aylardır beklediğiniz, üretim hattınızın can damarı olan o kritik hammaddeyi taşıyan gemi nihayet limana yanaşıyor. Her şey yolunda görünüyor. Ancak bir sabah, telefonunuz acı acı çalıyor. Arayan liman yetkilisi, "Sistemlerimiz kilitlendi, hiçbir konteyneri hareket ettiremiyoruz. Ne zaman düzeleceğini bilmiyoruz," diyor. Günler haftaları kovalıyor, gemi limanda demirli, sizin yükünüz ise dev bir metal kutunun içinde rehin kalmış durumda. Üretiminiz duruyor, müşterileriniz sabırsızlanıyor, her geçen gün on binlerce dolar kaybediyorsunuz. Hemen sigorta poliçenizi açıyorsunuz. "All Risks" (Tüm Rizikolar) teminatınız var, içiniz rahat. Ama acentenizle konuştuğunuzda duyduklarınız kanınızı donduruyor: "Üzgünüz, yükünüzde herhangi bir fiziksel hasar yok. Gemi batmadı, konteyneriniz denize düşmedi, yangın çıkmadı. Bu bir iş durması kaybı ve sebebi olan siber saldırı, standart kargo poliçenizin kapsamında değil." Hoş geldiniz. Burası, 21. yüzyıl tedarik zincirinin en tehlikeli ve en sık göz ardı edilen kör noktası. Burası, geleneksel sigortanın bittiği, dijital kabusların başladığı yer.

Bu dijital kabusun ne kadar gerçek olabileceğini anlamak için çok uzağa gitmeye gerek yok. 27 Haziran 2017'de, Danimarkalı denizcilik devi Maersk, "NotPetya" adlı bir zararlı yazılımın kurbanı oldu. Saldırı, şirketin dünya genelindeki 76 liman terminalini ve lojistik operasyonlarını tamamen felç etti. Bilgisayar ekranları karardı, limanlardaki vinçler durdu. Sonuç, yaklaşık 300 milyon dolarlık doğrudan finansal kayıp ve küresel tedarik zincirinde haftalarca süren bir kaostu. En acı ders ise sigorta cephesinde yaşandı. Maersk, bu devasa iş durması ve veri kurtarma maliyetlerinin çok büyük bir kısmını geleneksel sigorta poliçelerinden tahsil edemedi. Çünkü ortada "fiziksel bir hasar" yoktu. Bu olay, artık en büyük riskin denizde batan bir gemi değil, bir sunucuyu kilitleyen birkaç satır kod olabileceğini acı bir şekilde gösterdi.

Maersk'in yaşadığı bu felaket, geleneksel sigortacılığın temel bir zafiyetini ortaya koydu: "fiziksel kayıp ve hasar" takıntısı. Navlun sigortacılığının temelini oluşturan Institute Cargo Clauses (ICC), geminin batması, yükün denize düşmesi veya yanması gibi fiziksel olayları kapsar. Peki ya bir fidye yazılımı limanın operasyon sistemini kilitlediğinde ne olur? Veya bir hacker, geminin GPS sinyallerini manipüle ederek yükünüzü yanlış ülkeye gönderdiğinde? Bu senaryoların hiçbirinde yükünüz fiziksel olarak hasar görmez, ancak haftalarca veya aylarca süren gecikmeler, devasa geri getirme maliyetleri ve duran üretimden kaynaklanan kayıplarla baş başa kalırsınız. Geleneksel poliçeniz, bir fırtınaya karşı sizi koruyabilir ama dijital bir tsunaminin karşısında genellikle bir kağıt parçasından farksızdır.

Peki bu "fiziksel olmayan" saldırılar pratikte neye benziyor? Günümüz tedarik zinciri, birden fazla dijital cephede savaş veriyor. Bunlardan ilki ve en yıkıcısı, tüm verilerinizi şifreleyip operasyonlarınızı durduran fidye yazılımlarıdır. Bir diğeri, yöneticinizin veya tedarikçinizin e-postasını taklit ederek on binlerce dolarlık ödemeyi yanlış hesaba yönlendirmenize neden olan İş E-postası Sahtekarlığıdır (BEC). Ayrıca, akıllı konteynerlerin sıcaklık sensörlerini uzaktan değiştirerek soğuk zincir ürünlerinizi bozan veya bir lojistik ortağınızın sistemlerini çökertip sizin yükünüzü de onlarla birlikte rehin bırakan üçüncü taraf saldırıları da cabası. Bu risklerin tamamı, standart kargo poliçelerinin kör noktasında yer alır.

Tüm bu karamsar tablonun bir çözümü var: Özelleştirilmiş Siber Sigorta Poliçeleri. Bu poliçeler, geleneksel sigortanın bıraktığı boşlukları doldurmak için tasarlanmıştır. Kapsamlı bir siber sigorta poliçesi, saldırı anında kaybettiğiniz geliri (iş durması), IT uzmanları ve avukatlar için gereken onarım masraflarını (olay müdahale), veri kurtarma maliyetlerini ve hatta yasal çerçeveler dahilinde fidye ödemelerini dahi karşılayabilir. En önemlisi, iyi bir poliçe, sadece sizin değil, kritik bir tedarikçinizin yaşadığı siber saldırıdan kaynaklanan sizin kayıplarınızı da (Koşullu İş Durması) teminat altına alabilir. Ancak doğru poliçeyi seçmek, kritik soruları sormaktan geçer. Brokerınızla konuşurken, poliçenin bir tedarikçinizin yaşadığı sorundan kaynaklanan kayıplarınızı kapsayıp kapsamadığını, kriz anında size bir uzman ekip sunup sunmadığını ve bir saldırının kalıcı olarak bozduğu donanım hasarlarını karşılayıp karşılamadığını mutlaka netleştirin.

Elbette unutmamak gerekir ki, sigorta bir strateji değil, bir sonuç yönetimi aracıdır. En iyi sigorta poliçesi bile, bir siber saldırının neden olacağı itibar kaybını veya müşteri güvensizliğini tamamen ortadan kaldıramaz. Asıl hedef, saldırıyı en başından önlemektir. Bu nedenle sigortanın yanı sıra, güçlü teknolojik savunmalar, siber güvenlik konusunda eğitimli çalışanlar ve kriz anında ne yapılacağını belirleyen bir olay müdahale planı ile dijital dayanıklılığınızı artırmalısınız. Tedarik zinciri, görünmez dijital ipliklerle birbirine bağlıdır ve bu ipliklerden birinin kopması tüm sistemi çökertebilir. Bugün kendinize sormanız gereken soru şudur: Poliçem, 2024'ün risklerini mi kapsıyor, yoksa 1984'ün risklerini mi? Çünkü modern lojistikte en büyük risk, gördüğünüz dalgalar değil, göremediğiniz kodlardır. O kör noktayı aydınlatmak, işletmenizin geleceğini güvence altına almanın ilk adımıdır.

Yorumlar

Daha yeni Daha eski